Türkiye’deki Kadın Akademisyen Oranı

İçerik Özeti

Yazıda dünyadaki ve Türkiye’deki kadın akademisyen sayısını belirtecek ve kadın akademisyen oranı erkek akademisyene göre ne düzeyde bunu tartışacağız.

Son 20 yıldır özellikle Avrupa’da kadın erkek eşitliği anlamında olumlu olarak sürekli yukarı doğru yükselen bir grafik var. 20 yıl önce Avrupa’da kadın akademisyen oranı %30’ken bugün bu oran %41. Özellikle Norveç bu anlamda hayli büyük bir ilerleme kaydetmiş. Bugün Norveç’te mühendis ve akademisyenler arasında kadınların oranı %55. Yirmi yıl önce ise bu rakam %30 civarındaymış. Eurostat’ın 2019 yılına ait verilerine göre aşağıda ülke ülke durumu görebilirsiniz.

SIRA ÜLKE ORAN
1 Norveç 55,07
2 Litvanya 54,96
3 Letonya 52,71
4 Danimarka 51,72
5 Bulgaristan 50,14
6 İspanya 49,34
7 Kuzey Makedonya 48,79
8 Hırvatistan 48,48
9 İsveç 48,29
10 Polonya 48,10
11 İrlanda 48,05
12 İzlanda 48,02
13 Portekiz 47,83
14 Avusturya 46,10
15 Sırbistan 45,59
16 Belçika 44,76
17 Türkiye 44,24
18 Montenegro 43,97
19 Estonya 43,60
20 Fransa 41,71
21 Slovenya 41,59
22 İsviçre 41,27
23 Yunanistan 40,60
24 Romanya 40,08
25 Birleşik Krallık 40,06
26 Kıbrıs 39,46
27 Çek Cumhuriyeti 39,05
28 Hollanda 38,89
29 Slovakya 37,76
30 İtalya 34,46
31 Malta 33,33
32 Almanya 33,29
33 Macaristan 32,63
34 Finlandiya 30,50
35 Lüksemburg 27,97

 

Eurostat verilerine göre yalnızca 5 Avrupa ülkesinde (Norveç, Litvanya, Letonya, Danimarka, Bulgaristan) kadınlar çoğunluktayken geri kalan ülkelerde erkekler çoğunlukta. Genel duruma bakıldığında Bulgaristan’ın yaşam koşulları Norveç, Litvanya ve Letonya’dan daha geride olmasına rağmen olumlu yönde ayrışmasının kadın erkek eşitliğine önem veren geçmiş sosyalizm deneyimiyle ilgili olduğu düşünülebilir.

En kötü performans gösteren ülkeler ise şaşırtıcı bir biçimde refah seviyesinin de görece yüksek olduğu Lüksemburg, Macaristan ve Almanya gibi ülkeler. Ancak Almanya’nın bölgesel olarak yüzde ellinin üzerinde olduğu eyaletleri de var.

İlginç sonuçlardan bir diğeri de uluslararası öğrenci değerlendirme programlarında en yüksek puanları alan Finlandiya gibi ülkelerin akademik sistemindeki kadın erkek eşitsizliği.

Kadın akademisyen oranı yükseliyor.

Kadın akademisyen oranı yükseliyor.

1999 yılına bakınca bazı Avrupa ülkelerinde kadın akademisyen oranında inanılmaz bir artış varken kimilerinde ise dramatik bir düşüş var. Sözgelimi İsviçre’de 1999 yılında kadın akademisyen oranı %10.7 iken 20 yılda %30.6 puan artışla yüzde %41.3’e gelmiş. Fransa’daki oran %28.9’dan %46,1’e çıkmış. Ancak Finlandiya 1999’de küçük bir çoğunlukla %50.9 kadın akademisyen oranına sahipken korkunç bir düşüşle %30.5’a düşmüş. Estonya’da ise oran %52.4’ten 43,6’ya düşmüş.

Tabi burada kadınların sayısal olarak değil eylemsel olarak ne kadar bu işin içinde bulundukları da önemli. Hizmet sektöründe kadınların gene Eurostat’a göre %46 ile dengeli bir dağılım gösterdiğini biliyoruz ama üretim hattında mühendislik ve akademi alanında bu oran %21’lere kadar düşüyor.

Türkiye’deki Kadın Akademisyen Oranı

Türkiye, kadın akademisyen oranında %44,24 ile 17. sırada. Hatta kadınların çoğunlukta olduğu üç bölgeye sahip (Orta Anadolu %51,9, Akdeniz %50,9 ve Kuzeydoğu Anadolu %50). Demek ki hep daha çalışkan bulduğumuz o kız öğrencilerimiz büyümüş ve birer akademisyen olmuşlar. Sonunda Almanya’nın gerçekten de bizi kıskanması gereken bir oran yakalamışız. Elbette önemli olan nicelik değil nitelik ve almamız gereken de çok yol var ama akademide her ne kadar fırsat eşitliği(1) anlamında tartışmalı politikalara sahip olsak da kadın erkek eşitliği anlamında çok da kötü bir noktada değiliz.

Akademik başarı ve mutluluk

Akademik başarı ve mutluluk

Ancak bu ciddi bir sorunumuz olduğunu da örtmeye yetmiyor. Hepimiz Türkiye’deki akademik ortama ilişkin olarak kadınların uğradıkları baskıyı ve tacizi birçok ortamda duyuyoruz. Kimi zaman bunların yargıya taşındığını, gün yüzüne çıktığını kimi zaman ise üzerinin örtüldüğünü. Bir ülkenin en üst düzeyde temsil edildiği katman olan akademik dünyada benzer olaylara karşı duyarlı olmamız ve o çalışkan kız çocuklarının tacize uğramadan, baskı görmeden rahatlıkla eğitim alabileceği ve bilimsel üretim gerçekleştirebileceği ortamlar sağlamalıyız.

Her alanda kıyasıya kendimizi eleştirmekten kaçmamalıyız. Ancak anlatıldığı kadar da kötü durumda değiliz. Ülkemize ve insanımıza güvenmeliyiz. Eğer eğitim ortamlarını ve buna ilişkin koşulları daha güvenli ve konforlu bir duruma getirebilirsek, demokratik bir toplum olma yolunda da ciddi birer adım atmış oluruz.

Dipnot

Akademik Fırsat Eşitliği: Her bireyin lisansüstü eğitim alabilmesi ve akademisyen kadrolarına atanabilmesi konusunda eşit fırsata sahip olması.

Kaynaklar

https://bigthink.com/amp/women-in-science-2650543204?rebelltitem=2&__twitter_impression=true

http://www.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2019_12/03105347_PISA_2018_Turkiye_On_Raporu.pdf

https://eksisozluk.com/entry/57444797

Yorum yaz!