Daha önce aynen bu site gibi yaratıcı olmayan birçok blog işine girdik; çünkü üretmenin ya da bir araya getirmenin terapi etkisi yarattığını düşünüyorduk. Hâlâ da öyle düşünüyoruz. Ne bileyim ilginç bulduğumuz şeyleri yer imlerine ekliyorduk ve baktık ki yer imleri aldı başını gidiyor böyle etiketli, kategorili mategorili bloglara yığmaya karar verdik. (Bkz: insandaki düzenleme ihtiyacı). Bir de sadece webdeki içeriğe bakmak ve hiçbir faydası olmayan girdiler ya da listeler okumak zaman kaybı gibi geliyordu. Bizde durup durup bir hevesle yeni bir blog kuruyorduk.

Ancak içimizden biri her sevgili bulduğunda diğerlerini sattı(bu yazının yazarı da buna dahil); hayatımız yoluna girince ya da az biraz mutlu hissedince bırakıyorduk bu işleri. Açıkcası üretmek, sıkıntılı dönemeçlerde başvurduğumuz bir yoldu. Bizde baktık hayatta problemli kırılmalar bitmiyor. Açalım da böyle ömür boyu kalsın dedik. Burada tükürdüğümüzü yalarız(diğer arkadaşlar yalamazsa ben yalarım) bir gün ak dediğimize diğer gün kara deriz(diğer arkadaşlar demezse ben derim). Kaypağız çünkü biz. Yanlış anlaşılmasın tutarlıyızda aynı zamanda ama her insan kadar kaypağız işte sevgili okur. En az senin kadar.

Sonra video işine yöneldiğimiz iyi şeyler ortaya çıkarmaya çalıştığımız da oldu. Buraya ekleriz zaten; ama bize sorarsanız mesele yeni bir konsept bulmak ya da reklam yapmak falan değil. Mesele samimiyet ve çevrede. Bir de kendimize ait bir websitemizin olması gerçek hayatta sahip olamadığımız gayrimenkulleri edinmek arzusunu söndürüyor galiba. Ne bileyim her yeriyle size ait olan(en azından kısmen) sanal bir alan var. Daha masum.

Biz yalnızlığa inanıyoruz sevgili okur(inanacak başka birşey kalmadığından yoksa biri ikna etsin gene boşlarız yalnızlığı). Burada da yalnızlıktan kaynaklı tek sesli ve hiçbirşey vadetmeyen belki sadece bir teselli vermeye çalışan(Jose Saramago’ya göre insan teselli edilemeyecek bir varlık o ayrı) içinde değişik işlerin bulunduğu bir web sitesi kuralım dedik. İşin özü bu(he ekipte yalnız olmayanlarda var onları tenzih ederiz). Arada misafir yazarlarımız da olur. Hiç öyle felsefi açıklamalarımız, akademik kimliğimizle(akademik kimlik ne nan!) çelişmeyen derli toplu bir üslubumuz yok. Üretmek depresyona tek çözüm. Hepinizin burunlarından öpüyoruz. İyi eğlenceler.