Forumlarda ve sözlüklerde arabanın az yakması için ne yapılmalı? sorusu çokça tartışılmış. İnsanlar deneyimlerinden hareketle yakıt tasarrufu için arabanın az yakması için yapılması gerekenleri paylaşmış ancak akademik destekli bir içeriğe ulaşmak konunun ve internetin doğası gereği son tüketici için çok kolay değil. Otomobil firmaları sitelerinde modellerine ilişkin fabrika verilerine ve 100 kilometrede ne kadar yakıt tükettiklerine yer verse de daha az karbon emisyonu ve daha tasarruflu yakıt tüketimi için veri paylaşmıyorlar. Halbuki her aracın en tasarruflu yakıt tüketimi için uygun bir hızı var. Bu hız aracın markasına, türüne ve yaşına göre de değişiyor. Genel olarak 80 kilometre hızı geçince de sürtünme kuvveti arttığından yakıt tüketiminin de artmaya başladığı biliniyor.
Konuyla ilgili akademik bir çalışma yapılmış(1) Yeni Zellanda’da farklı yaş ve modellerden araçlarla yapılan 1200’er kilometrelik sürüş deneyiminden sonra aracınızın az yakmasını sağlayan böylece hem karbon emisyonunu düşüren hem de kesenizi düşünen yollar bilimsel bir çabayla ortaya konmuş.
Çalışmaya göre, dönüşlerden; ani frenlerden, hızlanmalardan ne kadar kaçınırsanız yakıt tüketiminiz o kadar azalıyor. Benim 98 model Ford Ka ile başladığım Hyndai i20 ile devam ettiğim sürüş deneyimlerime göre de arabanın 2 ile 2,5 devir arasında kullanılması da yakıt tüketimini azaltıyor. Çalışma sonunda ortaya şöyle bir grafik çıkmış:
ARABANIN AZ YAKMASI İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
Özetle internetteki paylaşımlara, kendi deneyimlerime ve akademik çalışmalara göre arabanın az yakması in yapılması gerekenler şöyle:
- Agresif sürüşten ani hızlanma ve frenlemeden kaçınmak.
- Arabayı 2 ile 2,5 devir arasında kullanmak.
- Elektronik klimalı araçları seçmek (çünkü dereceyi ayarladığınızda araç o dereceye gelince klima gereksiz yere çalışmayacaktır.)
- Çok ağır ve büyük araçlar almamak.
- Düşük hacimli motor gücüne sahip araçları tercih etmek.
Burada bir açıklama getirmek isterim. 1.0 araçlardan artık çekinmemek gerekiyor. Teknoloji inanılmaz gelişti. Performans açısından hiçbir eksiklikleri olmadığını belirtmek isterim. Ancak uzun yolda düşük hacimleri yüzünden yakıt tüketiminin kent içindekine göre çok da düşmeyeceğini belirtmek lazım.
Bu arada artık LPG, Benzin ve Dizel motorlarda Volkswagen’in dizel motorları gibi birkaç istisna dışında genele vurunca çok büyük tasarruf farkları olduğunu düşünmüyorum. Söz gelimi LPG’nin litre ücreti ucuz olsa da bir litre LPG ile bir litre benzinle gittiğiniz yolun yarısını gidebiliyorsunuz. Dizel araçlar ise dizel akaryakıt diğer akaryakıtlara göre daha kalın olduğu için daha fazla bakım masrafı çıkarıyor ve gelecekte binek araçlarda dizelin kullanılmayacağı da bir gerçek. Almanya’da kimi kentlerde şehir merkezine girmeleri bile yasak.
En güzeli elektrikli araç. Aktarım organı az, kaybolan enerji yok. Yakıt tasarrufu var. Ucuz Karbon Emisyonu az. Şarj süreleri de kısaldı. İstasyon da artık çok. Mis gibi. He ülkemizde almak için paramız olsa bile hala erken mi erken o ayrı. Alacaksanız hibrit alın.
Belirtelim: Her ne kadar elektrikli araç almanın doğayı korumak için yeterli olduğu gibi bir algı pazarlansa da trafikteki tüm araçların elektrikli araçlara dönmesinin bile dünyadaki karbondioksit salınımını yüzde bir bile düşürmeye yetmediğini hatırlatmamız gerek.
Daha yaşanılabilir bir dünya için tüm yaşamı yeniden düzenlememiz gerekiyor. O büyük devletlerin imzalamıyorum diye ayak direttiği doğayı koruyan uluslararası sözleşmeleri seve seve imzalamaları gerekiyor.
İLGİNÇ BİLGİ
Akaryakıt sözcüğünü İsmet İnönü’nin bulduğunu biliyor muydunuz? Dile tohum böyle ekilir.