Los Angeles doğumlu Matthew Grabelsky aşırı gerçekçi çizim teknikleriyle gerçeküstü bir şey deniyor. Modern sanat işte tam da bu karşıtlıktan doğuyor. Gerçeküstü çizimlerin detaylı bir gerçeklikle yansıtılmasından. Çalışmalarında metro kullanmakta olan insan-hayvan karşımı canlıları resmeden Grabelsky ilhamını 19. yüzyıl natüralistlerinden aldığını söylüyor ancak insan-hayvan karışımı varlıkların kökeni olan mitolojiden de yararlandığını belirtiyor.
Ben özellikle yukarıdaki kedi kadını BoJack Horseman’daki karakterlerden birine benzettim. Matthew sanki gerçekçi bir biçimde BoJack Horseman karakterlerini sosyal yaşama taşıyor gibi. Matthew’in çalışmalarının fiziksel kopyalarını şuradan satın alabiliyorsunuz. Ancak bizim için çok da alınabilecek rakamlarda değiller onu belirteyim. Biz örneklemek için düşük çözünürlüklü kopyalarını koyduk. Ancak orijinallere kendi web sitesinden de erişebiliyorsunuz.
GERÇEKÇİ ÇİZİMLER
Matthew Grabelsky, bu gerçekçi çizimler konusunda seçtiği mekanla da öne çıkıyor. Sanatçının mekan olarak metroyu seçmesi gerçeküstünü gündelik yaşama kadar nasıl sokup normalleştirdiğiyle de ilişkili. Onun modern sanat yapıtları mitolojik yapıtlardan farklı olarak çağdaş tekniklerle biçimlenmiş ve birleşimlerin gerçekte olabileceğinden de güzel biçimlerini ortaya koyuyor. Sanki mitolojiyi daha parlak ve daha güzel bir biçime sokup 20. yüzyıla taşıyor gibi. Ben BoJack Horseman’ın yapımcısı olsam bu adamla mutlaka iletişim kurarım.
Photoshop sanatçısı gibi duruyor ama sakın yanılmayın Grabelsky hepsini eliyle çiziyor bunların. Hoş Photoshop sanatçısı görmek isterseniz de şuraya bakabilirsiniz. Sanat hep var. Çok anlamlı ve soyut düşlerden hareketle somut varlıklara dönüşerek varlığını sürdüyor. Ancak sanat yapma araçları da gittikçe çeşitleniyor ve gelişiyor. Bu dünya açısından sevindirici.
Sanatçının bu muazzam yapıtlarına da pahalı dediğimize bakmayın. Sanatın para etmesi gerekir. Para edecek ki sevdiğiniz filmin yenisi çekilecek, bu tablolar satılacak ki Grabelsky yenisini yapıp yeni galeriler açacak. Hem bu galeriler ve sinema salonları ilgi alanımızın ortak olduğu insanlarla buluşmamız için de bir olanak. Bu galeri işi belki son yıllarda artan entelektüel nefreti ve fularlı boş kafalar yüzünden şaka nesnesi ya da elitlik belirtisi gibi görünüyor ama hiç de öyle değil. Bu konuyu ve dijital sanat yapıtlarının biricikliği konusunda ortaya çıkardığı ekonomik sorunlardan söz ettiğimiz yazıları daha önce Maiotik’te yazdık. Arama çubuğundan yararlanabilirsiniz.