Bu içerikte Gürsel Korat ‘ın Yine Doğdu Tanyıldızı isimli kitabı üzerine naçizane birkaç söz edeceğim. Sitenin tapu sahibinden -yani Onur’dan- üniversite yıllarının son zamanlarında sıkça duyduğum Gürsel Korat‘la geç de olsa sonunda tanışma fırsatı buldum (yanlış anlayamayın ben kim Gürsel Korat’la tanışmak kim? Hani okumak yazarla kısmen tanışmak demektir ya o bağlamda böyle bir söz ettim).
Daha önce hiç karşılaşmadığımız bir anlatım biçimi kullanmış yazar kitabında. Ama bu etkileyici husustan önce biraz konudan bahsetmek isterim:
1300’lü yıllarda Niğde’de, kadılık, sarraflık ve aynı zamanda şehrin imamlığını yapan Nizamüddin Dara adında bir şeyh vardır. Şehrin önde gelenlerinden olan bu şeyh, kendisiyle birlikte şehri de bir büyük felakete sürükleyeceğini bilmez. Bakmayın adı geçen karakterin sıfatlarının azametine. Şeyh Nizamüddin Dara, aslında kendisi de şaşırmaktadır bu sıfatlara nasıl eriştiğine. Dara’nın iki erkek evladı, üç karısı, bir çok da torunu vardır. Küçük yaşta köle olarak getirilen Fazıla ve Şeyh’in hizmetkarı Mihri ile beraber hepsi şehrin en görkemli evlerinden birinde yaşamaktadır. Asıl bomba şeyhin eşcinsel olmasıdır. Yazar, benim hiç duymadığım bir tabir kullanır bunun için: Ersever. Bu eşcinsellik mevzusu açısından Mihri karakteri şeyhin kara kutusudur ve zamanında o da nasibini almıştır Ersever Şeyh’ten. Hatta babasını Mihri’ye sahip olurken gören oğlu Nureddin bu yüzden bir ömür boyu düşman kesilecektir öz babasına. He bu düşmanlık ise Dara’nın sonunu hazırlayan etmenlerden olacaktır sonunda(kurgu zincir gibi birbirine örülmüş sevgili okur).
Dara, öldükten sonra kendisi yerine geçecek evladının kendisine düşmanlık besleyen bu oğlu Nureddin olmasını arzulamaktadır; lakin hiç sevemediği oğlu Mesud geleneğini sürdürecek gibi durmaktadır. Nureddin ise Dara’nın düşmanı, türlü otlardan şifalar yapan Şeyh Mahmud’un yanında çırak olmayı seçecektir. Hem dünyalar güzeli besleme Fazıla ile Nureddin’in birbirlerine tutulması ve Şeyh’in sırf oğluna ceza olsun diye Fazıla’yı evlatlık edinmesi de bu düşmanlığı artıran gelişmelerden olacaktır. Zannetme ki her şey bu kadar sevgili okur. Bu sadece giriş, hikaye Şeyh’e uzaklardan selam gönderen her yerde kaçak yaşayan ve şeytanın yansıması kabul eden Zembilli İshak’ın şehre gelmesiyle başlayacaktır. Zembilli İshak, Dara’yı aşkından çılgın edecek bütün Niğde’yi birbirine katacaktır.
Anlatım Biçimi
Gelelim anlatım biçimi ne, beni okurken sarsan nice husus var kitapta. Örneğin anlatıcının kimliği. Yazar okuyana anlatıcının kimliğini uzun süre sezdirmiyor. Bir anlatıcı bir de anlatılanları yazan var. İlginç bir anlatıcı denemesi. Sonradan anlaşılıyor ki anlatan, babasının hiç sevmediği ve etrafına sürekli bile isteye yalan söyleyen Mesud. Mesud’un anlattıklarını ise yazan evin sessiz kara kutusu Mihri.
“Bir baba oğlunu sevmediğini anlarsa olsa olsa içinde bir yer sızlar; fakat bir oğul babasını sevmediğini fark ederse acıma duygusunu yitirir.”
Yukarıdaki pasajı söyleyen kimliğini gizleyen Mesud mesela… Romanda ağır şekilde baba oğul ilişkisi de ele alınmış ama daha ağır ele alınan ise şeyhin aranan erkek güzeli Zembilli İshak’ a duyduğu aşk ve bunun uğruna göze aldığı şeyler tabi.
YORUM: Yine Doğdu Tanyıldızı romanının temelini Mevlana ve Şems ilişkisi oluşturuyor olabilir. Altını çiziyorum olabilir. Zira romanda Nizamüddin ve Zembilli İshak din, evren gibi konularda derin konuşmalar yapıyor. İshak bu zevk düşkünü, mevkisini hak etmeyen şeyhi bedeniyle zaten avcuna almış gerçi…
Henüz okumamışsanız tavsiyemdir alın okuyun…
EDİTÖRÜN YORUMU: Gürsel Korat ‘la gerçek yaşamda da tanışmış biri olarak(editör burada metnin başına gönderimde bulunuyor) ehehehe 🙂 Gürsel Korat’a sordum. Ersever bizzat Gürsel Korat’ın bulduğu bir sözcük. Gürsel Korat geçmiş kurgusuna kendi yarattığı deyişler, sözcükler ve şiirler eklemekle bizzat uğraşıyor.
Korat’a göre aşkın eşcinsel olanının osunun busunun önemi olmadığını sadece aşk fikrinin önemi olduğunu eklememe gerek yok.
Onun dışında Mevlana Şems kısmını hiç karıştırma. Özelden anlatayım(Çok havalı bir editör notu ekledim yemin ederim).