İçeriğimiz Almanya’daki yaratıcı bağış kampanyası işine ilişkin. Misserror adında Katolik bir yardım kuruluşu var. Bu kuruluş Almanya’nın en büyük sivil yardım kuruluşlarından biri. Irk, mezhep gözetmeden dünyanın neresinde olursa olsun yoksullukla, savaşla mücadele etmek iddiasında. Bunun için de arkasındaki tek güç bağışlar elbette. Ancak Misserror, bağış toplamak için alışılmadık bir proje geliştirmiş.
“The Social Swipe” adı verilen proje insanlarda acıma duygusu uyandıracak, vicdanlarına seslenecek reklamlar yerine bağışı eğlenceli ve sembolik de olsa somut yaşam gerçekliğine yakın bir deneyime dönüştürmüş.
Arasında kredi kartı için ufak bir boşluk bulunan interaktif posterler tasarlamışlar. Bu boşluklardan kredi kartınızı her geçirdiğinizde kimi zaman Filipinler’deki çocuk mahkumları özgürlüğe kavuşturduğunuzu aktaran bir ipi kesiyorsunuz kimi zaman da yoksul aileler için bir dilim ekmeği bölüyorsunuz.
Kredi kartınızı tek geçirmenizle hiçbir güvenlik adımına gerek kalmadan kuruluşa 2 Euro bağışta bulunmuş oluyorsunuz. Bağışı doğasına uygun bir biçimde acıma odaklı değil daha oyuncu ve çarpıcı bir biçime getiren bu yaratıcı bağış kampanyası için yazılımlara ve çağdaş teknolojilere teşekkür etmeliyiz. Susan Willis’in de dediği gibi bu çağ paketleme çağı. İçindeki üründen çok ambalajın arzu nesnesi haline geldiği bir dönem bu. Dolayısıyla bugün artık yalnızca iyi niyetli ya da işe yarar bir fikrinizin olması yetmiyor. Bu fikri çok iyi paketlemeniz ve pazarlamanız gerekiyor.
Ben Misserror vakfının yaptığı yaratıcı bağış kampanyası işini değerli buluyorum. Dünyada ve ülkemizde de buna benzer bağış kampanyaları düzenleyen prestijli ve çok güvenilir kurumlar var. Bizim 20 liramızla dünyanın birçok yerinde birçok insanın yaşamında fark edilir değerler yaratmak gerçekten olanaklı. Hem kur dengeleri hem de gelişen teknoloji sayesinde kişilerin verdiği yirmi liralarla yapacak işler hayli büyük.
PEKİ FUTBOL KULÜPLERİNE BAĞIŞ YAPANLAR?
Futbol kulüplerinin ara ara yaptığı bağış kampanyalarına 20 lira destek olarak bir sonraki futbolcunun daha lüks bir villada oturmasını sağlamak yerine daha önemli işlere yatırım yapan sivil toplum kuruluşlarına da destek olabilirsiniz. Kulüplere 20 lira gönderenleri asla eleştirmiyorum. Bir kulübü destekliyorsanız elbet tabi gönderebilirsiniz. Ancak LÖSEV’e, TEMA’ya UNICEF’e hiç bağış yapmayıp da kulüp söz konusu olunca 20 lira bağışlamak biraz düşünmeyi unuttuğumuz şeyler varmış gibi geliyor bana.
Yakşamlar dilerim.
NOT: Ben yeni seçilen bir belediye olsam vakfın çalıştığı reklam şirketini bulurum. Ayrıca içerik ilginizi çektiyse Toyota’nın da son derece ilginç bir yaklaşımla destek attığı başka bir proje var. Ona da mutlaka bakın.