Gene aptal saptal bir liste ile daha karşınızdayız. Trump Komik Montaj ları … Bu yabancı ajanslardan girdi çevirme işi ilginç. Amerikalıların espri anlayışı da ilginç. Kötü demiyorum ilginç. Öyle al vakit kaybettirmelik yeni galeri hayrını gör.
Obama’da sonuçta emperyal bir devletin lideriydi ama sanki buna göre daha özgürlükçüydü be. Daha kibardı, daha nazikti. Bu biraz değişik yerleşmiş bütün kabulleri ve dil alışkanlıklarını bozdu. Amerika’da Kimi insanlar o kadar öfkeli ki Trump Komik Montaj ları bile neşelerini yerine getirmeye yetmiyor.
Gerçi Trump’ın yaptığı şey bir taraftan da politik aldatmacaların ve kibar sözlerin arkasındaki planları uygulamak yerine dan dun konuşmak oldu. İnsanlar kızıyor ama sanırım politika oldum olası böyle bir şeydi. Trump yalnızca çıkıp bunu ikiyüzlülük yapmadan dan dan söyledi. Özellikle bu salgın sürecinin başındaki ve sonundaki demeçlerle sonu ne olur? Önümüzdeki döneme seçilir mi bilemiyorum ama bu dili samimi hale getiren, sosyal medya araçlarını politikanın ana aracı konumuna getiren enteresan bir başkan olarak anılacağı kesin.
Trump Komik Montaj bir yana Amerika ilginç bir ülke oraya doktora çalışması yapmaya giden bir arkadaşım anlatmıştı. Adamlar o kadar kapitalist ki Obama’nın getirdiği herkese ücretsiz sağlık hizmetinin önünü açan yasayı halk bizi kominist mi yapacaksınız diyerek protesto ediyormuş? Elbette hiçbir ulusu aşağılamayız ama şu Avrupa sinemalarında da gördüğümüz Amerikalı’ları genelde çok zeki bulmama durumu istisnalar hariç gerçek sanırım.
VARLIKLI İNSANLARIN YÖNETİCİ OLMASI
Bir de sürekli zaten varlıklı tiplerin yönetici olmasıyla ilgili de ilginç teoriler var. Bir kısım bu alışkanlığı destekliyor. Diyor ki varlık içinde büyümüş bir insanın tek derdi etik değerler haline gelmiş olabilir sert birer kapitalist olsalar da etik duyguları yerindedir ancak yoksul günleri olan bir insan önce kendi egosunu doyurmaya çalışabilir yöneticilerin belirli bir ekonomik ve refah seviyesinin içinden seçilmeleri çok mantıklı diyorlar. Bunu diyen elitistler bir kölenin istediği şey özgürlük değildir. Başka bir köledir diyen elitistler. Ancak bir kesim de mantıklı olarak bunun aksini savunuyor. Reklam kampanyalarına ve tanıtımlara bir sınır getirilip denetlenmedikçe yöneticilerimiz de sermaye sahipleri arasından çıkacak bu işe bir dur demek gerekiyor diyor. Türkiye’de adam akıllı reklam kampanyalarının siyasi süreçlere dahil edilmesi de 1950’li yıllara rastlıyor sanırım ama bu başka bir yazının konusu. Ben başkan adayı olsam bile isteye böyle photoshop montajları yayarım o da bambaşka bir yazının konusu.
Görüşürüz.