İÇERİK ÖZETİ
1978 yapımı, başrollerini Tarık AKAN, Tuncel Kurtiz ve Melike DEMİRAĞ’ın oynadığı bir Yılmaz GÜNEY filmi Sürü. Birçok önemli ödül almış; dünyanın pek çok yerinde gösterilmiş eşsiz bir yapıt. Yazımızda bu filmi incelemeye çalışacağız.
Okuma Süresi: 5 Dakika
Yılmaz Güney’in oyunculuğu ve yönetmenliği Türkiye için önemlidir. Ama Sürü ve Yol filmleri sinema tarihimizin benzersiz nitelikteki işlerindendir. Yazıya eklediğim videoda Tarık Akan bu hususlara değinmiş.
Zeki Ökten, Kapıcılar Kralı ve Kurbağalar gibi sinema tarihimizde iz bırakmış; toplumsal eleştiri ve bireyin toplumla ilişkilerine dair sayısız film çekmiş çok değerli bir yönetmen. Yılmaz Güney de Sürü’nün senaryosunu hapishanede tamamladıktan sonra çekilmesi için Zeki Ökten’e teslim etmiş. Zeki Ökten ise eline aldığı bu öyküyü Siirt’in dağlarından başkente bir efsane olarak indirmiş.
FİLMİN KONUSU
Ülkenin doğusunda göçer şekilde yaşayan Veysikan ve Halilan aşiretleri arasında yıllardır süren bir kan davası vardır. Ancak kan davası bitsin diye Halilanlar kızları Berivan’ı Veysikanların oğlu Şivan’a (Tarık Akan) verirler. Berivan üç kez gebe kalmış ancak üçünde de gebelik başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Veysikanların lideri Hamo (Tuncel Kurtiz) bu durumdan gelini Berivan’ı suçlamakta ve ona şiddetli bir öfke beslemektedir. Berivan’ın çocuk verememesi barışın da sonlanmasına sebep olmuştur.
Şivan’ın bir senedir hiç konuşmayan Berivan için göçerliği terk edip hamallığı dahi göze alması karısına duyduğu sevdayı göstermektedir. Burada göçerlik yaşamı her haliyle anlatılmış, Hamo’nun diğer çocukları, gelini kısacası aşiretiyle dağın başında bir sürüye bel bağlanan hayat gösterilmeye çalışılmıştır. Tek doğrunun Hamo’nun ağzından çıkan sözler olduğu bir yaşam içinde Berivan’ın abilerinin yeniden barış çabaları da nafiledir. Oysa Şivan barışı kabul etmeye gönüllüdür.
Filmin aşiret filmi olmaktan çıkıp toplumsal bir çarpıklığı anlatmaya başladığı sahne ise istasyon sahnesidir. Veysikanlar, Ankara’da bir tüccarla önceden anlaşmış, iki yüz koyunu satıp parasını peşinen almışlardır. Hamo’nun planı iki yüz koyunun yanında 170 baş daha götürüp satmak ve onlardan gelecek parayla da aşiretin ekonomik durumu toparlamaktır. Hamo ile Şivan sürüyü Ankara’ya götürmek için anlaşırlar. Şivan Berivan’ı Ankara’da tedavi ettirecektir. “Burası Ankara. Burada her derde deva bulunur.” bence filmin en sağlam cümlesidir.
Ankara’ya indiklerinde sırtında taşıdığı eşine bunları söyleyecektir Şivan, çünkü Ankara, Siirt’te bir dağda göçerlik yapan adam için neredeyse kutsal bir yerdir. Bir insan, bir kahramandır sanki. Ancak daha yolda hastalık ve benzer sebeplerden kaybetmeye başladıkları koyunlarını burada da rüşvet ve hırsızlıkla kaybetmeye devam ederler. Hamo’ya göre bu durumun da sorumlusu uğursuz Berivan’dır. (Yalnız bu yolculuğun ne denli zor çekildiği de videoda Tarık akan tarafından anlatılmaktadır).
Ankara’da işler yolunda gitmez. Hamo ile tüccar arasındaki ticaretin bozulma durumu ortaya çıkmıştır. Şivan ile Berivan ise bir inşaata tanıdıkları vasıtasıyla döşek atıp yerleşmişlerdir. Şivan, Berivan’ı doktora götürmeyi de başarmıştır ancak Berivan tek kelime etmediğinden doktor gelişigüzel birkaç ilaç yazabilmiştir. Tam bu noktada iki hususa değinmeliyim. Birincisi Berivan film boyunca tek kelime etmez sadece bir sahnede çatışma esnasında bir kez çığlık atar. İkincisi ise Şivan ile Berivan’ın Siirt’te ilk gittikleri ilçe doktoru ile Ankara’daki doktorun hastaya karşı tutumları hali farklıdır.

Yılmaz Güney’in Bir Fotoğrafı
Film acıyla başlar acıyla biter. Ölen Berivan’ın cenazesini almayan Hamo, inşaatta cenazenin kalmasının başına bela açacağını düşünen Şivan’ın arkadaşı ve o esnada gözaltında olan Şivan.
GENEL DEĞERLENDİRME
Düşük yapması dışında tutulduğu dert her neyse ölüme götürür Berivan’ı. Ancak bu hastalığın ne olduğu izleyiciye Berivan’ın konuşamaması yüzünden anlatılamamıştır. Berivan’ın filmin sonunda uykusunda öylece ölüvermesi klişe yeşilçam sonlarına benzemesine rağmen bunların dışında ilginç bir imgelem oluşturmaktadır.
Film, insana öteki insanın yoksulluğunu, cahilliğini ve bunların bir seçim değil kader olduğunun hikayesini anlatır. Film için söylenecek söz çok. Hayatın normale döndüğü zamanlarda oturup bunları konuşmak istiyor insan. Ancak pek yakın görünmese de pandeminin bitmesi için umudumuzu korumaktan başka da tutunacak dalımız yok.

Zeki Ökten’in Bir Fotoğrafı
Biliyorsunuz artık kitap ve oyun incelemelerini iki ayrı websitesinde yayımlıyoruz ancak film incelemelerini Maiotik’te yayımlamaya devam edeceğiz. İngilizcesi için de birthofideas.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Yeni bir incelemede görüşene dek kendinize iyi bakın.
KAYNAKLAR
https://www.imdb.com/title/tt0078355/