Muzaffer İzgü – Ekmek Parası

Muzaffer İzgü imzalı romanda yoksul bir çocuğun yaşam gerçekliği gene çocuk gözünden anlatılmaktadır. Aileleriyle beraber geçirdikleri yaşam kırılmaları ve yoksulluğun nelere mal olduğunu derinden duyumsadığımız yapıtta, ana kahramanımızın abisiyle olan ilişkisi, kurduğu arkadaşlıklar, babasının işten atılması, yeni bir iş bulması, çocuğun yaptığı işler, annesinin hastaneye yatırılması kırk gün hastanede kaldıktan sonra eve geliş anı ve en sonunda ailenin kendi evlerini yapmaya başlaması anlatılmaktadır.

“Sanatçının ele aldığı konuyla okurda uyandırmak istediği etkidir izlek. Yazar, bir olayı, durumu, sorunu ele alıp onun üzerinde söz söyleyebilir. Üzerinde ya da hakkında söz söylenen şey, metnin konusudur. İzlek ise konunun işlenişiyle ortaya çıkan soyut anlamdır.” (Sever, 2015: 129) Yoksulluğu anlatmanın en tehlikeli yanlarından biri aşırı romantikliğe düşmektir. Ancak Muzaffer İzgü hüzün duygusunu o kadar dengeli devindirmiştir ki bir kere bile aşırı romantikliğe düşmeden yalnızca somut yaşam gerçekliğini aktarmıştır. Yoksulluğu soyut sözcükler ya da acındırmayla değil; yoksulların gözünden onların gündelik hayatları ve başlarına gelen şanssız olaylarla aktarmıştır.

ROMAN HAKKINDAKİ YORUMLAR

Romanın başkahramanı aynı zamanda anlatıcımız da olan çocuktur, annesi, babası ve abisinin yanında çalışırken edindiği arkadaşı da yan karakterleri oluşturmaktadır. Yapıtta yan karakterlerin her biri metne hizmet etmekte ve anlatıyı derinleştirmektedir. Yapıt boyunca karakterlerin toplumla ve kendi kendileriyle olan çatışmalarına tanık oluruz. Böylelikle anlatıdaki çatışma sayısı arttıkça anlatı çok katmanlı bir duruma gelir ve okurun hem yan karakterlerle hem de ana karakterle özdeşim kurması sağlanır.

Muzaffer İzgü - Ekmek Parası | Ekmek Parası

Aynı zamanda anlatıcı olan ana karakter bize eserde kullanılan anlatıcı türünün birinci kişili anlatım olduğunu söylemektedir. Bu durum ise anlatının gerçek bir yaşam deneyimi olarak aktarıldığını düşündürmekte ve bu sebeple anlatının ikna ediciliği de artmaktadır. Akıcı bir anlatımla ele alınmış eseri okumak kolaydır. Çocukta merak duygusunu devindiren, çocuğun tek başına çalışması, kararlar alması, kenti baştan başa yürümesi, sorumluluk alması, sorun çözmesi gibi detaylarla çocukların özerk benliğini de geliştiren eser, sevgi bağının yüceliğini bizlere duyumsatmakta ve aile bağlarının önemini hissettirmektedir. Zorluklarla dolu yaşam gerçekliğine bizi bir an evvel hazırlayan ve yüzleştiren eseri çocukların okuması onların bilişsel gelişimine olumlu yönde katkı sağlayacaktır.

Sokak, ev, okul, dükkan vb. çocuk gerçekliğinden hareketle tercih edilen ortamlar detaylı betimlemeler ve beş duyunun devindirildiği paragraflarla okura verilmiştir. Bu sayede okur da anlatının içine kolayca girebilmiş ve ortam duygusunu hissedebilmiştir. Ekmek Parası’nı okumuş bir çocuk büyüdüğünde her çocuğun aynı derecede çocuk olduğunu bilecek ve asla çocukların yaşam alanına yönelik saldırılarda bulunmayacak, yoksulluğun insani bir problem olduğunu anlayarak onlarla eş duyum sağlayabilecek ve bu sorunların ortadan kalkması için neler yapılması gerektiğine ilişkin duygu ve düşünme sorumluluğu üstlenecektir.

KAYNAKÇA

Sever, Sedat (2015) Çocuk Edebiyatı ve Okuma Kültürü, Tudem Yayınları, Ankara.

Bu girdi, Ankara Üniversitesi’nde Prof. Dr. Canan ASLAN’ın Türkçe Eğitimi Doktora programında yürütmüş olduğu Çocuk Edebiyatı ve Duyarlık Eğitimi dersi için hazırlamış olduğum incelemenin sonuç bölümüdür.

Yorum yaz!