Köpek Dişi Filmi , uzun süre önce izlediğim, bende büyük bir iz bırakan filmdir. Daha önce işlenmemiş bir konu -ki var ise muhakkak bizi de bilgilendirin- Yunanistan’ın bağrından kopupta gelmiş. Güzel karelerle, gerçekçi hikayesi ile sahneler ağır ağır ilerlerken, insanı geren dramatik bir yapısı var Kynodontas’ın.
Filmin giriş sahnesi kafanızı allak bullak edip merak duygunuzu da canlandırıyor. Kendine özgü bu filmi en başında “otoyol”, “deniz”, “tüfek” gibi kelimelerin anlamlarını açıklayan bir kaset başında oturan üç genç ile karşılıyorsunuz. Ama o bizim bildiğimiz anlamları ile değil. Denizin anlamı “oturma odasındaki bir deri koltukla” tanımlanıyor. Değişik değil mi! Söz gelimi zombinin anlamı “küçük sarı bir çiçek”. Bu sebeple film Cannes film festivalinde “Belirli Bir Bakış” ödülünü de almış.
Köpek Dişi Filmi yüksek duvarlarla çevrilmiş büyük bir evde geçiyor çoğunlukla. Toplamda altı karakter bulunuyor: Baba, anne, iki kız kardeş, bir erkek kardeş, ve güvenlik görevlisi bir kadın. Bu karakterlerden sadece anne ile babanın dünyadan haberi var ve evde babanın sözü geçiyor. Çocuklar dış dünyayı görmeden sorgulamadan, korkutularak yaşıyorlar. Filmi izlemeye devam ettikçe o çocukların durumuna tepkisizlik ve hüzünle yaklaşabiliyorsunuz. Bazen o kadar gerçekçi oluyor ki kaldıramıyorsunuz. “Yok artık bunu da mı bilmiyorlar!” diyorsunuz.
Hele o kızın bir film kasetini izledikten sonra içgüdüsünün kıpırdanması, çocukların yalanlar ile bir takım şeyleri saklamaları sizi üzüyor. Olaylar çok çarpıcı, anlatsam saçma gelebilir kabul ediyorum belki herkese de hitap etmeyebilir bağımsız bir film sonuçta lakin büyüleyici işte! Çocukların evden sadece köpek dişleri düştüğü zaman çıkabileceklerini öğrenmesi, evden çıkmanın tek yolunun araba olması, bunu bilen büyük kardeşin içgüdüsel olarak ailesinin bir şeyler sakladığını fark etmesi, köpeğin dişini kırarak bagaja saklanması… Kelimeler kifayetsiz. Filmin ortalarında eve gelen kadına -zaten eve bir o gelebiliyordu- babanın verdiği tepki, sonra çocukların dedesi olarak bilinen bir şarkıcının, şarkılarını dinlerken babanın yaptığı o çeviri “Yeter artık!” diyorsunuz. Diyorsunuz da diyorsunuz işte çünkü ezber bozan bir film.
SEVMEDİĞİM NOKTALAR
Ancak Köpek Dişi Filmine bu kadar övgü yeter, gıcık olduğum konulara gelelim: Baba dediğimiz kişi oğluna kadın getirip evladının seks ihtiyacını giderir iken -ki bunu ona nasıl öğretti ise – kızlarına aynı şeyi uygulamaması, ayrımcılık yapması dikkat çeken bir konu. Ondan daha da sinir bozanı kadını kovduktan sonra büyük kardeşini o kadın yerine koyması… Hiç kedi görmeyen çocukların kediyi dış dünyadan gelen bir canavar olarak düşünmelerine sebep olan bir baba yüzünden kediyi vahşice katledilip daha sonra babalarının kendilerine havlamayı öğretmesi apayrı bir mevzu.
Galiba baya spoiler verdim. Olur o kadar. Fazla keşfedilmemiş mük-kemmel bir film diyorum, izleyin! Psikolojik film seviyor iseniz eğer.
Hoşçakalın efem.