Homefront’un ilk oyunu yıllar önce piyasaya çıktığında büyük düş kırıklığı yaratmıştı. Uzun süre büyük boy reklamlar ve gösterişli sunumlarla güdülenen oyuncuların isteği bir de Korelilerin işgali altındaki Amerika’da direniş örgütleme fantezisiyle birleşince büyümüş ve ortaya çıkan yapıt bunu karşılamakta yetersiz kalmıştı. Ancak oyunun öyküsü ilgi çekmiş olacak ki başka bir yapımcı ve yeni bir oyun motoruyla tekrar yapıldı. Crytek’in Cryegine 3 motoruyla yapılan Homefront The Revolution, mekanikleri itibariyle oldukça tatmin edici. Biliyorsunuz sürüş dinamikleri hariç CryEngine 3’ün performansını oldukça başarılı bulduğumu şurada belirtmiştim.
Homefront The Revolution oyununun öyküsü de ilk oyunla benzerlikler taşımakta. İşgal altındaki bir Amerika’da devrim gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz. Olaylar direnişin sembolü olan Benjamin Walker’ın yöneticiler tarafından ele geçirilmesi ve bizim onu kurtarma çabalarımızla başlıyor ancak sonra ihanetlerle ve dramlarla dolu bu akışta kendi yolumuzu çiziyoruz.
Farcry’dakine benzer Karargah ele geçirme ve haritada o bölgeyi direnişçilerin egemenliği altına alma gibi bir durum söz konusu. Yaptığınız eylemlerle halkın direnişe olan bağlılığını ve sempatisini artırabiliyorsunuz. Silahlar direnişin olanaksızlıkkar içinde geçtiğini göstermek amacıyla ilginç ve yaratıcı geliştirmelere sahip.
Bir yerden bir yere giderken zırt pırt Koreliler tarafından fark edilmek ve çatışmak yapacağımız işlere sekte vursa ve bazen angarya diyebileceğimiz görevlerle karşılaşsak da. Atmosferin çok da fena kurulmağını söylemek gerekir. Homefront The Revolution oyununun öyküsünde ufak tefek boşluklar var ve insanı içine almakta yer yer sorun yaşıyor. Kimi bulmacalar(ki bulmaca da denemez de neyse) YouTube’dan destek alınmadan çözülemeyecek kadar abuk ama bence oynanır sevgili okur.
Yorumlarım bunlar.