Birleşmiş Milletler, yakında dünya nüfusu artış hızının patlayacağını tahmin ediyor. Ancak Empty Planet kitabının yazarları John Ibbitson ve Darrel Bricker tam tersini anlatmakta.
Yasal düzenlemeler yapılsa bile Birleşmiş Milletlere göre dünyadaki insan nüfusu 2050’de 9 milyara 2100’de ise 11 milyara çıkacak. Ancak Empty Planet kitabının yazarları buna katılmıyor. Söz konusu Birleşmiş Milletler gibi prestijli bir kurum olunca karşılarına tam tersi bir iddia ile gelenlerin kim olduğunu bilmek gerekir. John Ibbitson kanadalı bir gazeteci, Darrel Bricker ise bir siyaset bilimci.
Birleşmiş Milletler istatistiklerinin ana değişkenlerinin kısırlık, göç ve ölüm oranları olduğunu belirten yazarlar. Bu üç ana oranın dünyanın nüfusuna ilişkin tahmin yapmak için yeterli olmadığını anlatıyorlar. Kısırlığın 2003’ten 2018 yılına kadar dünya genelinde yüzde 2,7’den yüzde yüzde 3.7’ye yükseldiğini aktaran yazarlar kısırlık oranındaki bu artışın Afrika kıtasındaki doğum oranları çok yüksek olduğu için Birleşmiş Milletler’in tahminini çok değiştirmediğini belirtiyorlar.
KİTABIN DÜNYA NÜFUSU HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Kitap Dünya nüfusu istatistiki verilerinden yararlanmaktan çok yeni bir düşünce ortaya koymayı amaçlıyor aslında. İstatistiklerin bugüne kadarki verilerden toparlandığını ve gelecek yılların da buna benzer eğilimlerle süreceği varsayımına dayandığını aktarıyor. Önümüzdeki çağın yepyeni bir çağ olduğunu belki bugüne kadar toplanılan verilerin yeni dönemi anlamaya yetmeyeceğini açıklıyor. Söz gelimi Afrika’da doğum oranları yüksek olsa da kadınların eğitim yaşamına daha çok katılmaya başladığını ve söz gelimi Kenya’da neredeyse erkeklerle aynı oranlarda yüksek eğitim aldıklarını, bundan sonraki seçimlerinin ya çocuk doğurmamak ya da bir veya iki çocuk doğurmak yönünde olduğunu ortaya koyuyor.
Biz biliyoruz ki Dünya nüfusu konusunda bugün açlıktan ölen insanların sayısı geçmiş elli yıla oranla yarı yarıya azaldı. Bir bölümü için geç olsa da dünyadaki refah seviyesi düzenli olarak artıyor. Refah seviyesi arttıkça artması beklenen doğum oranları ise buna ters bir eğilim sergiliyor. İnsan kendini güvende hissetmediğinde nüfus artış oranları artıyor. Suriyeli göçmenlerin nüfus artış hızları, ya da sosyal ekonomik anlamda sınırda yaşayan insanların üremeye olan yatkınlıklarına ilişkin veriler ortada.
Durum böyle olunca başlangıçta hadi canım dediğiniz bir gazeteci ve bir siyaset bilimcisinin dedikleri, üzerine düşünülebilir bir biçim alıyor.
NOT: Birleşmiş Milletler’in 2100 yılı tahmini 11 milyar iken yazarların tahmini bunun 9 milyar civarında olacağı yönünde. Azalma başlayınca da geri dönüşün olmayacağını belirtiyorlar.