Ali Atay’ın yönetmenlik macerasını bir göçmen öyküsünü anlattığı Limonata filminden beri takip ediyorum. Hatta daha önce yazdığım Ölümlü Dünya filminin incelmesinde yönetmenliğe nasıl başlamak zorunda kaldığını da anlatmıştım. Bu yazının konusu da Cinayet Süsü.
Ali Atay’ın yaptığı işler sıra dışı ve çizgi üstü işler oluyor.
Yeni filmi Cinayet Süsü’nü başarılı bulduğumu yazarak başlamalıyım. Ali Atay’ın yönettiği diğer filmi Ölümlü Dünya kadar gürültülü ve tempolu bir senaryoya sahip değil ancak onun kadar neşeli bir anlatım biçemi var. Filmi izlerken bunu unutmayayım dediğim sonra unuttuğum (demek ki gerçekten önemsiz) küçük bir senaryo boşluğu dışında hata bulmadım. Filmin DVD’si çıkınca ya da dijital platformlara giriş yapınca tekrar izleyip o boşluğu da yazarım buraya. Ancak Ali Atay’ın bu sefer filmin tonunu ve temposunu kısarak metni ön plana çıkardığını belirtmek olanaklı. İlk bölüm bu sebeple biraz durağan geçse de film, ikinci bölümüyle ve umulmadık sonuyla seyirciyi etkilemeyi ve salondan mutlu çıkmasını sağlamayı başarıyor. Bu mizah türünü seven izleyicinin belleğinde hoş bir tat bırakıyor.
25 Ekim’de vizyona giren Cinayet Süsü, Box Office verilerine göre yazıyı yazdığım tarih olan 31 Ekim 2019’a kadar 315 bin seyirci tarafından izlenmiş ve 6 milyon 150 bin lira hasılat yapmış. Büyük olasılıkla bundan sonra Limonata filmiyle ilk cevherini gördüğümüz Ali Atay’ın Ölümlü Dünya filminden sonra sponsorlar tarafından da tanındığını Cinayet Süsüyle ise adım adım yükselişini seyredeceğiz. Rahatladıkça daha muazzam işler çıkaracak ve gelecekte adından sıklıkla söz ettirecek.