Bu Spor Salonu Elektriğini İnsan Gücünden Üretiyor

Nasıl olduysa yeryüzünde insanların para harcayarak şişmanladığı ve para harcayarak zayıflamaya çalıştığı bir dönemdeyiz. Spor salonu kötülemiyorum. Tamam koşu bandında koşmak çok sağlıklı değil, salonlara kapanıp terlemek de insana yakışmıyor. Ama 21. yüzyıl koşullarında en azından hareket etmek anlamında olanak sunması önemli.

Şimdi salgından sonra yayımlanan genelgeye göre klima çalıştıramayacak olmaları, içerideki insan sayısının sınırlanacak olması falan hayli zor bir süreçle karşı karşıyalar. Büyük olasılıkla çok büyük markalar hariç birçoğu da batacak sanırım. Ama düşünsel olarak bakınca insanlığın çektiği ekonomik sıkıntılarla da olsa sürdürülebilir bir düzen kurması anlamında büyük bir ders alacağı da bir gerçek.

Kendi Elektriğini Üreten Spor Salonu

Bugünkü içeriğimiz salgın öncesi bir döneme ait. New York, Rochester’de Eco Gym adında bir spor salonu var. Bu spor salonu bildiğimiz anlamda bir elektrik faturası ödemiyor sevgili okur. İnsanların kullandığı kardiyo aletlerinden topladığı enerjiyle havalandırma ve aydınlatma giderlerini karşılayabiliyor. 21 kondisyon cihazından elektrik üreten spor salonu alanında tek değil. Amerika’da birçok yerde şubesi açılmış ve aslına bakarsanız kendinden çok daha büyük bir projenin ürünü.

Bu Spor Salonu Elektriğini İnsan Gücünden Üretiyor | Kardiyo Yapan İnsanlar

Spor salonunun bulunduğu binada, sanat galerisi, restoran, konferans salonu ve çatı bahçesi olmak üzere bir çok sosyal alan bulunuyor. Binanın enerji gereksinimi güneş ve rüzgar panelleri ile karşılanıyor. Şimdi salgında ne oldu bilemiyorum ama sürdürülebilir bir dünya için güzel bir adım atmış olduklarını söylemek gerek.

Imaginarium Projesi

İmaginarium adındaki bu büyük proje bana yıllar önce kablolu yayında gördüğün arayıp taramama rağmen bulamadığım bir öğrenci projesini anımsattı. Çocuk kendi kendine yeten küçük bir ev tasarlamıştı. Kiraladığı konteynırın elektrik gereksinimini sağlamak için her gün koşu bandında koşmak ve elektrik bataryalarını doldurmak zorundaydı. Akşam bilgisayarını açabilmek ve ödevlerini yapabilmek için gündüz egzersiz yapması şarttı yani. Onu hatırattı bana.

Benim de “Yetkin Ev” adını verdiğim böyle kişisel bir düşüm var. Suyu kuyudan, elektriği güneş panelleriyle aldığım bir ev düşlüyorum. Yalnızca internet için Superbox kullanılabilir. Düşünsenize böylece internet dışında herhangi bir fatura ödemeden kendi kendine yeten küçük bir yaşam kurulabilir. He emlak ve gelir vergisi vermek zorundasınız gene de ama o da senede bir defa zaten. Olmaz iş değil. Daha az fatura ödediğimiz ve taksit yaptırmadığımız bir yaşam daha özgür, daha bağımsız ve daha mutlu bir yaşam olur gibi geliyor bana.

Yorum yaz!