Bir Öğretmen Anısı … İlçe merkezinden kilometrelerce uzakta, metrelerce rakımlı, çoğu çocuğun sadece kendi doğumlarında ilçe merkezinde bulunabildiği, tertemiz dünyalarının, etraflarında görebildikleri dağlarla sınırlı olduğu ama hayal güçlerinin dünyalara sığmadığı, yaz aylarında çıktıkları yaylalardan aldıkları ilhamla anlattıkları tatil hikayeleriyle şenlenen yemyeşil bir köy varmış. Hikayemizin kahramanı, yeşilin her tonuna tanıklık eden bu köyün mütevazı bir ailesinin, iştahı ve kilolarıyla ünlü ortanca çocuğu Veli.
Veli, kendine özgü bir çocuk. Yürüyüşünden tutun gülüşüne kadar sadece ve sadece kendi gibi. Olur ya, o yaşlarda her çocuk birine ya da birilerine özenerek hal ve tavır takınır. Bizim Veli’de hiçbiri yok. Hissettiği gibi yaşar ve hareket eder. Sabah yüzünden anlaşılır okula zorla geldiği, son derste de gözlerindeki parıltı aydınlatır her yeri. Eğer öğle yemeğinde görevli iseniz yemekhanede, Veli’nin ilk sırada -köy halkının tabiriyle- çarşıdan gelecek yemeği nasıl beklediğine tanık olursunuz. Veli hiç devamsızlık yapmaz, hatta elinde olmadan yaptığı günler -o da hastalık yüzünden- öğlen yemeği vaktinde eşofmanları ve kara lastikleriyle çıkagelir ve gösterir kendisini yemekhanenin kapısında ilk sırada.
Gel gelelim Veli genelde mutsuz. Mutsuzluğunun kaynağı besbelli okul. Onu motive etmek, daldığı hayallerden uzaklaştırıp derse adapte etmek, sorumluluklarını hatırlamasını sağlamak lazımdır. Her şey çok ama çok zordur. Veli istikrarlıdır(!) Bir öğrencinin yapmaması gereken her şeyi istikrarlı bir şekilde itinayla yerine getirir.
ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ
Öğretmenlik mesleğini akademik faktörlerden dolayı hırslı, yarışçı, sadece kuralların egemen olduğu bir hale getirmek sistemin marifeti olduğu kadar mesleği icra edenindir de. Her öğrencinin tüm sınırlarını zorlayarak kendi çaplarında en başarılı dönemlerini yaşamalarını sağlamak öğretmenlerin tek görevleridir. Elbette bu kadar hırs ve yoğun tempo, birçok öğrencide sadece akademik anlamda başarıyı getirir. Bu sebeple çeşitli ödüller de alınır, terfiler de ama hep yetmeyen, tatmin etmeyen bir şeyler vardır. Bu hisler, sınırların yeteri kadar zorlanmadığı düşünülüp daha çok geliştirmek ve öğrencileri daha çok zorlamak gibi bir düşünceye yorulup, her dönem başı bir öncekinden daha ağır kurallar koyularak ilerletilmek istenir.
Öğretmenleri Veli’nin de bahsedilen tempo ve kurallarla başarabileceğine hatta bu yolda inanılmaz bir ivme alacağını düşünüp enerjilerinin büyük bir kısmını onun için harcarken yılsonu gelip çatmıştır. Bu süreçte Veli ile sayısız baş başa konuşmaları, hırslandırma yolları, kızılan zamanlar, kısıtlanıldığı anlar ve çok daha fazlası bir işe yaramamış, Veli olduğu yerde saymıştır. İlginçtir, bu eylemlerin her birinin sonunda Veli, her zaman ki gibi derin sessizliği ve o masum gülüşüyle öğretmenlerinin karşısından saygı ile ayrılmış, öğretmenlerine kendilerine iyi bakmaları gerektiğini hep hatırlatmıştır. “Kendinize iyi bakın öğretmenim”. Öğretmenlerin sürekli akranlarından duyduğu bu cümle artık Veli’nin imzasını taşır hale gelmiştir belleklerinde.
Karne günü bir karar alınıp çocuklarla köyü gezmeye çıkmıştır bazı öğretmenler. Birkaç öğretmen çocukların peşine takılıp saatlerce bütün köyü gezmiştir. Hemen hemen çoğu çocuğun evine uğrayıp ailelerinin güzel ikramlarını tatmışlardır. Bu gezide öğretmenler ormanda, dağda bayırda çocukların kendi isimlendirdikleri oyun alanlarına tanık olup oyunlarına katılmışlardır. Ağaç dalından sarkmak mı dersiniz, çamurda kaymak, dere kenarında top oynayıp terli terli dereye girmek… Müthiş bir gündür. Öğretmenlere kendi çocukluklarının yaz aylarını hatırlatmıştır o gün.
EN GÜZEL GÜN BUYDU ÖĞRETMENİM
Günün sonunda öğretmenlerin yanından hiç ayrılmayan bir isim vardır: Veli. O sessiz çocuk hep beraber oturulan su kenarında öyle bir cümle söylemiştir ki öğretmenler dakikalarca sessizliklerini bozamamışlardır. Sadece dakikalar sonra rica ederiz Veliciğim çıkmıştır ağızlarından.
“En güzel gün buydu öğretmenlerim, teşekkür ederim.”
Veli’yi derin sessizliğinden çıkarmak için çaba gösterilen onca şey, harcanılan onca enerji onunla ve arkadaşlarıyla geçirilen bir günde saklıymış meğer. Yıllarca düşünülen akademik başarının önceliği yanılgısıdır öğretmenleri dakikalarca sessiz bırakan.
Unutmuş öğretmenler, yıllar önce çocuk olduklarını. Unutmuşlar yaşantıların daha öğretici olduğunu. Sonsuz teşekkürler Veli. Öğretmenlerini bu yanılgılardan kurtaran muhteşem cümlen için. “En güzel gün buydu öğretmenlerim, teşekkür ederim.”
EDİTÖRÜN NOTU: Bence her öğretmen bir öğretmen anısı kitabı çıkarmalı. Öğretmenlerin tanık oldukları olaylar, Türkiye’nin okumuşlarının Türkiye hakkında bilgi sahibi olmasıyla ilgili. Öğretmenler Türkiye’nin gerçeğine dokunan insanlar o yüzden ben bütün öğretmenleri bir öğretmen anısı yazmaya davet ediyorum.