Fin Bebek Kutusu… 1930’lu yıllarda yoksul bir ülke olan Finlandiya’da yeni doğanlar arasındaki ölüm oranı binde otuz beş gibi yüksek bir oranmış. Bunun üzerine hükümet gelir düzeyi düşük ailelere içinde bebek giysilerinden, çarşafa, oyuncaklara, banyo gereçlerine kadar birçok şey olan bir kutu yollamaya başlamış. Aynı zamanda bebeğin ilk yatağı olacak biçimde tasarlanan kutu bu yolla ülkenin bebek ölüm oranlarını azaltmaya başlamış.
Tam olarak 1938 yılında başlayan proje ile kutular 1949’a kadar yalnızca yoksul ailelere gönderilmiş. 1949 yılıyla birlikte içeriği geliştirilerek Finlandiya’da doğum yapan her aileye gönderilmeye başlanmış. Annelik Başlangıç Kiti, Annelik Kutusu ya da Fin Bebek Kutusu olarak bilinen uygulama nereden geldiğine bakılmaksızın hükümetin Finlandiya’da doğum yapan herkese gönderdiği bir armağan olmuş.
Ancak Finliler bu kutuyu almak için yeni düzenlemeler de gelmesi gerektiğini düşünmüş. Fin bebek kutusu na ücretsiz sahip olabilmeleri için bebek bekleyen kadınların hamileliklerinin dördüncü ayına kadar ücretsiz bir doktor kontrolüne ya da belediyeye ait sağlık kliniğine gitmesini zorunlu tutmuş. Böylece kutu, bebeklerin yaşamını iyileştirdiği gibi anneleri de koruyucu bir kimlik kazanmış.
KUTUNUN DEĞERİ
Şu an Finlandiya’daki aileler 140 avroluk bir maddi desteği ya da doğrudan bebek kutusunu alabiliyorlar. Ancak ailelerin yüzde 95’i çok daha değerli olduğu ve bir gelenek haline geldiği için bu kutuyu seçiyor. Kutu aynı zamanda Finli çocukların belleğinde de yer etmiş. Onların sosyal arka planlarını da ortaklaştıran bir kültürel simge olmuş.
Eğer Atatürk’ün bize gösterdiği yolda ilerleyecek ve çağdaş ülkelerin seviyesine hatta onların da üzerine çıkacaksak insana henüz doğmadan yatırım yapmaya başlamamız gerekiyor. Yeni doğan bebeklerle ilgili projelerin sayısını artırmamız gerek. Ülkemizde bir türlü uygulanamamış 0 – 7 yaş arasında nitelikli kitaba başlangıç projelerini yaşama geçirmemiz gerek.
İş, büyük tümceler kurarak olmuyor. Bu alana yatırım yapmak nasıl ilerleneceğine ilişkin yol haritaları çıkarmak gerekiyor. Daha önce Milli Eğitim Bakanlığı’nın ARGE bölümüne uzmanlık alanım olduğu için sözünü ettiğim kitaba başlangıç projesi teklifimi sundum ancak yer demir gök bakır. Ya da ben yolunu yordamını bilemedim.
Yeterince geç kaldık. Söz gelimi İngiltere’de bugüne kadar 0 – 7 yaş arasında on milyon çocuk kitapla buluşmuşken bizim çocuklarımız duyusal anlamda yoksul, kitapla ilişki kurmadan okul sıralarına geliyorlar.